Gülmek İçin Yaratılmış
Created to Smile
gülmek: to smile
için: for
yaratılmak: to be created
Gülmek için yaratılmış
They were created to smile
gülmek: to smile
için: for
yaratılmak: to be created
Gözlerde yaşlar niye
Then why are there tears in those eyes?
göz: eye
yaş: tear
niye: why
Sevmek için yaratılmış
They were created to love
sevmek: to love
için: for
yaratılmak: to be created
Kalpler hep bomboş niye
Then why are those hearts always so empty?
kalp: heart
hep: always
bomboş: completely empty
niye: why
Sevmesini bilmiyorsan
If you don’t know how to love
sevmek: to love
bilmek: to know
Bakma sakın gözlerime
Then don’t you dare look into my eyes
bakmak: to look
sakın: don’t you dare
göz: eye
Mutlu olmak istiyorsan
If you want to be happy
mutlu: happy
olmak: to be
istemek: to want
İnan, inan sözlerime
Believe—believe my words
inanmak: to believe
söz: word
Yok yok, yalan deme
No, no—don’t call it a lie
yok: no
yalan: lie
demek: to say
Sevgi denen o gerçeğe
(Don’t call) that truth called love (a lie)
sevgi: love
demek: to call
gerçek: truth
Sevmek acı, gerçek acı
Loving hurts, truth hurts
sevmek: to love
acı: pain, ache
gerçek: truth, real
Benzer birbirine
They resemble each other
benzemek: to resemble
birbiri: one another
