Ahmet Hamdi Tanpınar - Saatleri Ayarlama Enstitüsü
READ & LISTEN to the PIECE
Sahibinin en mahrem dostu olan, bileğinde nabzının atışına arkadaşlık eden, göğsünün üstünde bütün heyecanlarını paylaşan, hülâsa onun hararetiyle ısınan ve onu uzviyetinde benimseyen, yahut masanın üstünde, gün dediğimiz zaman bütününü onunla beraber bütün olup bittisiyle yaşayan saat, ister istemez sahibine temessül eder, onun gibi yaşamağa ve düşünmeğe alışır.
Fazla teferruata girmeden şurasını da işaret edeyim ki, saat kadar derin bir şekilde olmasa bile bu benimseme ve uyma keyfiyeti bütün eşyamızda vardır. Eski şapkalarımız, ayakkabılarımız, elbiselerimiz gün geçtikçe bizden bir parça olmazlar mı? Onları sık sık değiştirmek isteyişimiz de bu yüzden değil midir? Yeni bir elbise giyen adam az çok benliğinin dışına çıkmışa benzer: Kendinden uzaklaşmak, ona bir değişikliğin arkasından bakmak ihtiyacı, yahut “Ben artık bir başkasıyım!” diyebilmek saadeti.
MEET the AUTHOR
Ahmet Hamdi Tanpınar
🇹🇷
23 Haziran 1901’de İstanbul Şehzadebaşı’nda dünyaya gelir. Kadı bir babanın oğlu olması hasebiyle Ergani-Madeni, Sinop, Kerkük ve Musul gibi farklı kültürleri haiz coğrafyalarda çocukluğunu ve gençliğinin ilk yıllarını geçirir. Musul’dayken annesini kaybeden Tanpınar babasının tayini üzerine yerleştikleri Antalya’da 1918’de liseyi bitirir. Tüm bu farklı kültürler Tanpınar’a, yazılarında da izi sürülebileceği gibi, önemli bir gözlem ve tespit gücü kazandırmıştır.
Yüksek tahsil için geldiği İstanbul’da 1919’da Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ne kaydını yaptıran Tanpınar, burada Yahya Kemal başta olmak üzere Rıza Tevfik, Mustafa Şekip, Necib Asım gibi edebiyat dünyasının ileri gelen hocalarıyla tanışır; Necip Fazıl Kısakürek, Mükrimin Halil Yınanç, Hasan Âli Yücel, Ahmet Kutsi Tecer gibi isimlerle de dönem arkadaşlığı yapar. Tanpınar’ın ilk şiirleri, 1921’de Yahya Kemal’in öncülüğünü yaptığı Dergâh dergisinde yayımlanır.
1923’te Darülfünun’dan mezun olduktan sonra ilk öğretmenlik deneyimini Erzurum Lisesi’nde yaşar. Bu yıllarda diğer çağdaşları gibi hem Batı edebiyatına yön veren Baudelaire, Dostoyevski, Shakespeare, Homeros, Goethe, Herdeia, Mallarme, Verlaine hem de Doğu’nun klasikleri arasında yer alan Nedim, Şeyh Galip, Şeyhî ve Nailî’yi okur.
1925 yılında Konya’ya, 1927’de Ankara’ya tayin edilir. 1928-1932 arasında Ankara Erkek Lisesi, Gazi Terbiye Enstitüsü, Musiki Muallim Mektebi ve Ankara Kız Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapar. Ankara yıllarında Ziyaettin F. Fındıkoğlu, F. Nafiz Çamlıbel, A. Kutsi Tecer, Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Anday, Samet Ağaoğlu, Ahmet Muhip Dıranas, Nurullah Ataç ile hemhâl olur.
1932’de İstanbul’a tayini çıkan Tanpınar İstanbul Kadıköy Lisesi’nde görev aldıktan sonra Ekim 1933’te Güzel Sanatlar Akademisi, Sanat Tarihi kürsüsünde estetik ve mitoloji hocalığı görevine getirilir. Ankara’daki çevresi Tanpınar’ın edebiyat anlayışını nasıl derinleştirdiyse, Akademi’deki ortam da sanat alanındaki okumalarını ve yorumlarını derinleştirmiştir.
1939’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde açılan Yeni Türk Edebiyatı kürsüsüne profesör olarak atanır. 1943 seçimlerinde Maraş milletvekili olarak meclise giren Tanpınar’ın milletvekilliği 1946’da sona erince bir süre Milli Eğitim müfettişi olarak görevlendirilir, 1948’de de Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki kadrosuna geri döner. 1949’da Edebiyat Fakültesi’ndeki kürsüsüne yeniden atanır ve bu görevini ölümüne kadar sürdürür.
1953-1959 arasında farklı vesilelerle Avrupa’ya seyahatler yapmış; Hollanda, İngiltere, Fransa, İspanya, Portekiz, İtalya, İsviçre, Almanya ve Avusturya’yı görme imkânı bulmuştur. Kalp krizi sonucu 24 Ocak 1962’de hayata veda eden Tanpınar’ın kabri Aşiyan Mezarlığı’nda, hocası Yahya Kemal’in yanındadır.
kaynak: www.dergah.com.tr
🇺🇸
He was born on June 23, 1901, in Istanbul, Şehzadebaşı. As the son of a qadi (judge), he spent his childhood and early youth in diverse regions such as Ergani-Madeni, Sinop, Kirkuk, and Mosul, each with its own distinct culture. Tanpınar, who lost his mother while they were in Mosul, completed high school in Antalya, where they settled due to his father’s appointment in 1918. The exposure to these different cultures endowed Tanpınar with significant observational and analytical skills, evident in his writings.
Upon arriving in Istanbul for higher education, Tanpınar enrolled in the Faculty of Literature at Darülfünun in 1919. Here, he encountered prominent figures in the literary world such as Yahya Kemal, Rıza Tevfik, Mustafa Şekip, and Necib Asım, among others. He also formed friendships with contemporaries like Necip Fazıl Kısakürek, Mükrimin Halil Yınanç, Hasan Âli Yücel, and Ahmet Kutsi Tecer. Tanpınar’s first poems were published in 1921 in the Dergâh magazine under the guidance of Yahya Kemal.
After graduating from Darülfünun in 1923, Tanpınar experienced his first teaching position at Erzurum High School. During these years, like his contemporaries, he delved into both Western literature, influenced by Baudelaire, Dostoyevsky, Shakespeare, Homeros, Goethe, Herdeia, Mallarme, and Verlaine, as well as the classics of the East, including Nedim, Şeyh Galip, Şeyhî, and Nailî.
In 1925, he was transferred to Konya, and in 1927, to Ankara. Between 1928 and 1932, he taught literature at Ankara Boys High School, Gazi Educational Institute, Music Teacher School, and Ankara Girls High School. During his Ankara years, he associated with Ziyaettin F. Fındıkoğlu, F. Nafiz Çamlıbel, A. Kutsi Tecer, Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Anday, Samet Ağaoğlu, and Ahmet Muhip Dıranas.
In 1932, Tanpınar was transferred to Istanbul and began working at Kadıköy High School. In October 1933, he was appointed to the chair of aesthetics and mythology at the Academy of Fine Arts, Department of Art History. Just as his literary circle in Ankara deepened his literary understanding, the atmosphere at the Academy enriched his readings and interpretations in the field of art.
In 1939, he became a professor at the Department of New Turkish Literature at Istanbul University Faculty of Literature. After serving as a Member of Parliament from Maraş in the 1943 elections, his parliamentary term ended in 1946. He was then appointed as an inspector for the Ministry of National Education for a while before returning to his position at the Academy of Fine Arts in 1948. In 1949, he was reappointed to the Faculty of Literature and held this position until his death.
Between 1953 and 1959, Tanpınar traveled to Europe on various occasions, visiting the Netherlands, the United Kingdom, France, Spain, Portugal, Italy, Switzerland, Germany, and Austria. Tanpınar passed away on January 24, 1962, due to a heart attack, and his grave is located in Aşiyan Cemetery, next to his mentor Yahya Kemal.
source: www.dergah.com.tr